Kahtalı mıçe, Tarkan’dan daha ünlüydü
Çocukken daha. Kahta’daki abiler, amcalar öyle derdi. Çok da hevesim vardı. Akrabalar, “Bize yakışmaz” dedi
Kahtalı Mıçe, sanatçı olmanın zorluklarını anlatarak, ”Türkücü olmaya karar verince akrabalarım engellemeye çalıştı. Çok dayak yedim ama yılmadım” dedi. Çocukken daha. Kahta’daki abiler, amcalar öyle derdi. Çok da hevesim vardı. Akrabalar, “Bize yakışmaz” dedi ama yıldıramadılar. Çok çektim anlayacağın. Çok dayak yedim.Eser cahilin rüzgarı soldurur beni beni/Eser zalimin rüzgarı soldurur beni beni/Tükenmez dünyanın kara kedisi/Onun için bitmez gönlümün yası/Dostun bir tek acı sözü öldürür beni beni…
Ben Bir Zamanlar Tarkan kadar ünlüydüm diyen Kahtalı mıçe, şimdi düğünlerde türkü söylüyor…
Bir dönem türkü albümleri milyonlar sattı. Son yıllarda sesi çıkmasa da, unutulması zor bir isim Kahtalı Mıçı. Hayatı da film gibi. Küçük yaşta şarkıcı olmak için köyünden kaçmış, başına gelmeyen kalmamış. Kürtçe türkü söylediği için 12 Eylül’de bir yıl hapis yatmış. Sonunda aradığı şöhreti bulmuş. Diyor ki: Zamanında Tarkan kadar ünlüydük. Şimdi düğünlerde söylüyorum. Saz ekibinin parasını bile bana ödettirdikleri oluyor.
Eskide Televizyonlarda bir TRT vardı, oraya da kimseyi çıkarmazlardı. Biz de Antep, Urfa, Adana, Mersin, Malatya yani civar şehirlerde devam ettik. Beden Terbiyesi Spor İl Müdürlüğü’nde 10 sene memurluk yaptım. Kürtçe türkü söylüyoruz diye mağdur olduk.
1980’de darbe olduğunda gözaltına aldılar bizi. Cuma günü olmuştu darbe. Cumartesi pazarı beklediler sonra ellerinde listeyle gelip memurlukta görev başında aldılar bizi. Bir de bizi arabadan indirmeden evlerimizi aradılar, tarumar ettiler. Uluslararası teröristmişiz gibi çok yanlışlar yaptılar, çoooook… 1.5 ay gözaltında kaldık. Arkasından çıktık, mahkemeler devam etti. 1 sene 6 ay ceza aldım, 11 ay hapis yattım. Sadece Kürtçe şarkı söylemekten, başka bir şey yok. Sivas’a sürdüler. 2 ay memlekete gelemedik. Sonra geldim ihtilal bu defa 5 ay Malatya’ya sürdüler. Yine Malatya yakındı. Edirne’ye de verebilirlerdi. Onu da merhum Özal kaldırdı, Allah rahmet eylesi
Önce Adıyaman’a döndüm sonra 1989’un başında evi Antep’e taşıdım. Oradan da 2 yılı doldurmadan İstanbul’a taşındık. O gün bugündür İstanbul’dayız.